Kahve Mekanları Nasıl Doğdu? Kahve Mekanları Tarihi

0
192
kahve mekanlarının tarihi

Her yıl üretimi ve tüketimi artan kahve, bu yıl ortalama 180 milyon ton tüketim ile rekor kırdı. Pandemi sürecinde evde kapalı kalan pek çok insan kahve ile günün stresini atmaya çalışırken, hem yeni kahve ritüelleri hem de yeni kahve tarifleri hayatımıza girdi. Peki, bu denli sevilen ve her yıl 1 Ekim’de Dünya Kahve Günü adı altında kutlanan mucizevi içeceğin tarihi neye dayanıyor? Geçmişten günümüze dünyanın ve Türkiye’nin ilk kahve mekanları nasıl oluştu? Kahve kültürü, nasıl bu kadar popüler olabildi? Kısacası, kahvenin doğumundan bugünlere gelmesine ve kahve mekanlarının oluşmasına sebep olan her şey, işte burada!

 

Kahvenin Tarihçesi

Kahve Mekânları

Tahminlere göre 6. yüzyıl kahvenin dönüm noktası. Belki milyonlar, belki de binlerce yıl evvel ilk filizlerini veren kahve, bugün Etiyopya’da bulunan Bonga adlı şehirde keşfedilmiş. Keşfi sağlayan şey ise o günün şartlarında Kaffa adı verilen kentte yaşayan bir çoban ve köyüne ait keçi sürüsü. Zira keçilerin otlandığı dağ yamaçlarında yetişen kahve bitkisi, keçilere enerji verdiğinde ve çoban bunu fark ettiğinde, işte o gün kahve için bir dönüm noktası yaşanmış. Bir avuç kahve meyvesini köyüne götüren ve tecrübeli bir köy bilginine veren çoban, bilginin ateşe attığı bu meyvelerin müthiş aromalı kokusu karşısında ateşte ısıtılarak pişirilmesi gerektiğini de fark etmiş. O gün bugündür Etiyopya’da doğan kahve lezzeti, su ve ısı ile birleştiği anda bu aromayı dünyanın her noktasında yaymaya devam ediyor. Peki, kahveyi hayatımıza iyiden iyiye empoze eden kahve mekanları nasıl doğdu?

Kahvenin Tarihi ile ilgili daha detaylı okumak isterseniz: Kahvenin Tarihi, İlginç Efsaneler ve Keşfler

Türk Kahvesi ve Türk Kahve Mekanları Nasıl Doğdu?

Dünyada kahve mekânları, ilk olarak Etiyopya’dan Yemen’e giden kahve meyvesi ile başlayan bir serüvenden sonra ortaya çıkıyor. Bu esnada kahvenin 6. yüzyıldan beri nasıl pişirilmesi gerektiği, yine Etiyopya’dan Yemen’e taşınan bilgiler arasında. Yemen, bu süreçte oldukça stratejik bir nokta. Zira 14. Yüzyıl itibari ile Osmanlı İmparatorluğu etkisine giren Yemen, hem ilk kahve mekânlarının doğmasına hem de bu kültürün Payitaht’a dek ulaşmasına vesile oluyor. Osmanlı halkı, İstanbul’da ilk kahve lezzetini tattığı ve tecrübe ettiğinde, kahve için ikinci dönüm noktası yaşanıyor. Bu esnada tarihler ise 1553 yılını gösteriyor.

1553 tarihinde kahve ile tanışan İstanbul halkı, Arap Yarımadası’nda suda kaynatılarak pişirilen kahve meyvesi aromasının yerine, Türk Kahvesi tekniğini geliştiriyor. Türk geleneği ve tekniğinin kahveye yansıması, kahve çekirdekleri ile meyvenin ayrılması, tavada kavrulması ve sonrasında dövülerek incecik toz haline getirilmesi ile ortaya çıkıyor. Kahve çekirdeğinden pişirilerek asit oranı azaltılmış kahve tozunun elde edilmesi, içerisine su eklenerek kaynatılıp köpürtülmesi ile yeni bir kahve türü ortaya çıkarmış oluyor. Bu kahvenin adı, kuşkusuz ki Türk Kahvesi.

türk kahvesi

Türk Kahvesinin keşfi ile hem Osmanlı İmparatorluğu hem de dünya için yeni bir kahve serüveni başlıyor. Osmanlı’nın başkenti İstanbul’a gelen yabancı tüccarlar ve Türk tüccarlar ile siyasiler, karşılıklı iyi niyet gösterisi olarak kahveyi Avrupa’ya taşıyorlar. Türk Kahvesinin çinili fincanlar ile tanıştığı süreç de tam olarak bu yıllara denk geliyor. 1554 yılında ilk kahve mekanları kuruluyor ve Osmanlı İmparatorluğu’nun başkenti, bu süreçte 200’ü aşkın kahve mekânına sahip oluyor. Türklerin kahve yanına Türk Lokumu ve su ilavesi, yine Osmanlı halkının bir keşfi. Kısacası, dünyada bilinen tüm kahve kültürü, 1700’lü yılların sonuna kadar Türk Kahvesi şeklinde ortaya çıkarken, ardından gelişen teknikler ile birlikte ikinci ve bugün ki kahve mekanları ile üçüncü nesil kahve dükkânları ortaya çıkıyor.

 

Dünyada Kahve Mekânlarının Ortaya Çıkışı

Tarihler 1683’ü gösterdiğinde, Osmanlı İmparatorluğu II. Viyana Kuşatmasından mağlup ayrılmış ve arkasında çuvallarca kahve bırakıp Viyana sınırlarını terk etmişti. Geride kalan iki detay ise Avrupa’nın kahve mekânları ile ilk tanışmasına sebep olacaktı. Bu detaylardan ilki yaklaşık 500 çuval kahve çekirdeği, ikincisi ise Babıali tercümanı olan Georges Kolschitzky. Zira aynı anda hem tercümanlık yapan hem de Avusturyalı askerler için casusluk eden bu adam, geride kalan 500 çuval kahveyi alıp Avrupa’da kurulan ilk kahve mekânını yaratan adam. Ayrıca, sütlü kahvenin de mucidi. Bilinen ilk Avrupalı kahve mekânına ek olarak, İspanyollar tarafından Brezilya, Kolombiya, Meksika’ya taşınan kahve çekirdekleri de hem bu ülkelerde kahve ekimine hem de gelecek yıllarda yeni doğacak kahve dükkânları ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Yine de şunu söylemekte fayda var ki, kahvenin kavrulmasından, kahvenin toz haline getirilmesine ve yine kahvenin suda pişirilip bu teknik ile kavuşturulmasına, Türklerin ön ayak olduğu aşikâr.

İstanbulun En Keyifli Kahve Mekanları